Demokritos "Gülen Filozof" olarak bilinirdi ve Seneca onun halk arasında her zaman gülerek dolaştığını ve bununla insanların aptallıklarını küçümsemesini gösterdiğini söyler. Buna uygun olarak yurttaşları arasında "Alaycı" olarak bilinirdi. Öldüğünde yüz yaşının üzerinde olduğu söylenir.
Leukippos’un öğrencisi Demokritos, (M.Ö. 460 - 370) Sokrates'den sonra ölmüş olmasına rağmen, "Sokrates öncesi doğa filozofları"ndan sayılır. Hocasının ortaya attığı teoriyi büyük ölçüde geliştirerek ünlenmiştir. Parmenides'in temsil ettiği tekçilik (monism) ile Empedokles'in çokçuluğu (pluralism) karşısındaki aracılık girişimleri sonucu, "Atom veya bölünmeyen öz" teorisi ile ünlenmiştir. (Bazı kaynaklar Empedokles ve Anaksagoras'ı da "atomcular" sınıflandırmasının içine sokmaktadır. Bu görüş isabetli bir tespittir.)
Var oluş ile ilgili çok kesin bir görüş ortaya koymuştur. Evren'deki oluşuma, kesin bir zorunluluk egemendir. Bütün olup bitenleri bir rastlantı ile izâha çalışmak saçmalıktır. "Yaratılmamış, yok olmayan, değişmeyen varlık, özdeksel atomdur. Öz, maddeyi temsil eder ve onunla her nesne yapılabilir." şeklinde özetlenebilecek bir görüşle, materyalist doğa biliminin ilk temellerini atmıştır.
Atomcular, sadece bir hacim, bir şekil ve belki de bir ağırlık içeren bölünmez en küçük birim olarak tarif ettikleri atomun ve atomların hareket ettiği boşluğun (eter - ether - esir) ezelî, ebedî mevcudiyetini ortaya atmışlardır. Bütün bu materyalist görüşlere rağmen, "tek gerçek, atomlar ve atomların hareketidir" prensibini, ruhun açıklanması aşamasında da tutarlı bir şekilde kullanmışlardır.
Bilinçli bir materyalist yaklaşımla, algılama ve düşünmeyi, vücuttaki en ince, en hafif ve en düzgün ateş atomlarının hareketi olarak izah eden Demokritos, kendisinden önceki düşünürlerin üzerinde durmadığı oranda, ahlâk (etik) ile de ilgilenmiştir.
Demokritos zaman olarak hem Sokrates’ten önceki dönemlerde yaşamıştır hem de Sokrates’ten sonraki kültür filozoflarındandır. Kendisinden önce neredeyse tamamen doğa sorunlarıyla ilgilenildiği hâlde Demokritos, doğa sorunlarından insan sorunları na geçilen bir ara dönemde yaşamış bir düşünür olarak hem doğa hem kültür konuları ölçülü olarak işlemiştir. Bu bakımdan Demokritos, felsefe tarihinin kapsamı en geniş felsefelerinden birinin sahibidir. Bu geniş kapsamlı felsefenin temeli ise mutlu bir yaşam, bilgince bir yaşamdır. Demokritos’a göre iki tür haz vardır:
1. Bedensel hazlar: Bunları ölçülü biçimde yaşamak gerekir. Bedeni ne ezmek ne de rahat bırakmak lazımdır.
2. Zihinsel hazlar: Bunar kalıcı olan hazlardır. Varlığı temaşa etmek esasına dayanırlar.
Demokritos’un eserlerinin önemli bir kısmı maalesef yok edilmiştir. Bunun başlıca sebeplerinden biri Yunanlı değil, Makedonyalı olmasıdır. Atinalı olmayanların genelde saygı görmemelerinden dolayı kendisi de Atina’da çok saygı görmemiştir. Mesela Platon onun görüşlerinden birçok şey esinlendiği hâlde eserlerinde adını bir kere bile anmamıştır. Buna karşılık Aristoteles’te ona karşı daha ölçülü ve saygılı bir dil kullanıldığını görmekteyiz.
Demokritos’a göre evren atomalar denen gözle görülemeyecek kadar küçük temel unsurlardan meydana gelmiştir. Bu unsurlar ezelî ve ebedîdirler ve sayıca sonsuzdurlar. Parçalanmazlar, kendi içlerinde boşluk içermezler, yekpare ve yalındırlar. Bu yüzden de dağılıp gitmezler. Bir anlamda Parmenides’in varlığa atfettiği tüm özellikleri taşırlar. Demokritosçu evren sonuçta iki şeyden, sonsuz sayıda atomdan ve sınırsız bir boşluktan oluşur. Eğer Demokritos boşluk diye bir şeyi kabul etmeseydi bu atomlar asla hareket edemez, birbirleriyle âdeta bitişirlerdi. Oysa atomlar boşlukta hareket eder, birleşip dağılarak tüm evren olaylarını oluştururlar. Demokritos’ta değişimin temeli atomların birleşmeleri ve ayrılmalarıdır. Atomlar asla yok olmazlar ama birleşerek sonradan ortadan kalkacak bileşik yapılar meydana getirirler. Bu tabloda tüm değişim nicel bir temelde gerçekleşir. Boşluk sınırsız, atomlar da sayıca sonsuz oldukları için bu sonsuz malzemeden sonsuz sayıda kâinatın ortaya çıkması kaçınılmazdır. Demokritos’a göre ruh da atomlardan oluşmuş bir yapıdır ve bu yüzden bedenin ölümünden sonra dağılıp gider. Demokritos Antik Yunan dünyasında ruhun ölümlü olduğunu bu denli açık biçimde söyleyen ilk kişilerden biri olmuştur. Demokritos bütün bu evren tablosuyla bir anlamda değişimi kurtarmış olmaktadır. Ona göre atomlar tıpkı Parmenides’in varlığı gibi asla yok olmasalar da nicel anlamda birbirleriyle birleşip dağılarak bir değişim meydana getirirler. Böylece her türden değişim bir anlamda nicel temelde olup biter. Tüm değişim de atomların yer değiştirmesinden ya da sayıca artmasından oluşur. Bu tabloda bütün olaylar fiziksel süreçlerdir. Yani evren olayları üzerinde herhangi bir akıl ya da iradenin etkisi yoktur. Tüm evren olayları atomlar arası etki ve tepki ilişkilerinden oluşmaktadır. O hâlde bunun mekanik bir evren tasarımına giden yolu araladığı söylenebilir. Bu düşüncenin Antik Yunan dünyası açısından önemli bir yenilik olduğu görülmektedir. Demokritos bu evren anlayışının yanı sıra idealist bir ahlak anlayışı ortaya koymuştur. Bilgeliğin insanı mutlu edeceğine inanmıştır. Hayatı bütün olumsuzluklarına rağmen sırtlayıp götürmeyi savunmuş, bilgece, ölçülü ve dengeli olmak gerektiğini söylemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder